Hey! Sen ekrana bakan arkadaş! Tam şu an hayatının bir anı daha geçti! Bunu okurken, dakikalar... saatler... vs.
İşte sen! Dünya üzerinde bir yerlerde oturuyorsun... Şu an ne düşünüyorsun? TAM ŞU AN..?... Hiçbir şey? Veya "daha çok isterim" mi?
Daha çok ne? Para, arkadaş, sevgili, CD, kıyafet, DVD, kitap, ilgi? ? ? ? ?
Çok istediğin bir şeyi elde ettiğin ya da çoktandır istediğin bir kişi ile çıkmaya başladığın anı düşün...o an ne hissettin? Yoksa o duygu şöyle bir şey miydi: "Bu olay beklediğimin aksine benim yaşamımı radikal bir şekilde değiştirmedi."
Peki o zaman ne yaparsın? Yeni bir hedefe mi yönelirsin?
Belki de senin sahip olmayı umduğun tecrübe veya nesne, gerçekten de istediğin şey değildi. Belki de ondan daha fazlasına ihtiyacın vardı; daha fazla giysiye, daha fazla CD'ye, daha fazla sevgiliye veya daha çok ilgiye.
Sahip olduktan sonraki tatmin olamama duygusundan sonra, kafamızda tek bir ses vardır: "Daha, daha çok istiyorum."
Daha çok istemek. Bir şeyden daha çok istemek, ancak o şeyin ne olduğundan emin olamamak. O şeye karşı duyulan arzunun kafanızı devamlı didiklemesi. Bir şeyin eksik olduğu duygusu.
Bu eksikliğin sizi ezmesi, devamlı rahatsız etmesi, her ne tecrübe edilirse edilsin hiçbir şeyin bu eksikliği dolduramaması. Bazen kendi kendinize şu soruyu sordunuz mu: "Benim sorunum nedir?"
Kesinlikle, bu konuda arkadaşlarla konuşmazsın, tabii ki bunu ön plana çıkarmamaya çalışırsın. Eğer bunları duysalar senin için şunları demezler miydi: "Kafayı yiyorsun galiba. Oğlum hayatı bu kadar ciddiye alma. Abi hayırdır, filozof mu olcaksın?"
Kim bilir, belki onların da kafalarında aynı sorular yer almaktadır. Belki bu durum herkesi etkileyen bir sessizlik komplosudur: "Kimsenin, yaşam hakkındaki düşüncelerinize ulaşmasına izin vermeyin."
Bu boşluğun Tanrı olabileceği hiç aklınızdan geçti mi? Tabii ki Tanrı etrafımızdadır ancak görünmezdir; belki de ortada bir ikilem vardır? Belki Tanrı bizim gerçekliğimizin dışında yaşamaktadır?
Ya yaşam, Tanrı tarafından bu dünyadaki hiçbir şeyin bizi tatmin etmemesi şeklinde tasarlanmışsa? Ya buna iyi şeyler de dahilse: başarılı bir kariyer, sağlıklı bir ev hayatı, gerçekten sevdiğin birisi ile evlenmek. Belki de bu kadar güzel şeyler bile o boşluğu dolduramamaktadır. Bunlar niçin o boşluğu dolduramazlar? Çünkü onlar bu dünyaya aittir. Ancak bizim boşluğumuzu dolduracak olan şey bu dünyadan değildir.
Belki de Tanrı bizi, O'nu aramamız üzerine tasarladı.
Bu konuyu bir düşünün. Eğer ihtiyaç duyulan her şeyi yaşadığımız dünyadan elde edebilseydik, o zaman Tanrı'yı istemeyecektik. O'na karşı bir ihtiyaç hissetmeyecektik.
Ya sen? Daha fazlasını, daha iyisini isteyip dururken ya aradığın bu daha iyi, daha fazla şey, bu dünyada yer almıyorsa? O zaman ne yapacaksın? Nereye döneceksin?
"İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu..... Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi. İsa ona, «Bana su ver, içeyim» dedi. .... Samiriyeli kadın, «Sen Yahudisin, bense Samiriyeli bir kadınım» dedi, «nasıl olur da benden su istersin?» Çünkü Yahudilerin Samiriyelilerle ilişkileri yoktur. İsa kadına şu cevabı verdi: «Eğer sen Tanrı'nın armağanını ve sana, 'Bana su ver, içeyim' diyenin kim olduğunu bilseydin, sen O'ndan dilerdin, O da sana yaşam suyunu verirdi.» .... «Bu sudan her içen yine susayacak. Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir su kaynağı olacak.» Kadın, «Efendim» dedi, «bu suyu bana ver. Böylece ne susayayım, ne de su çekmek için buraya kadar geleyim.» İsa, «Git, kocanı çağır ve buraya gel» dedi. Kadın, «Kocam yok» cevabını verdi. İsa, «Kocam yok demek le doğruyu söyledin» dedi. «Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adamsa kocan değildir. Doğruyu söyledin.» ...... Kadın İsa'ya, «Mesih denilen meshedilmiş Olan'ın geleceğini biliyorum» dedi, «O gelince bize her şeyi bildirecektir.» İsa, «Seninle konuşan ben, O'yum» dedi." (Yuhanna 4:6-26)
İsa Mesih kuyunun başında konuştuğu kadına, niçin ilişkisi olduğu erkeklerden ve yaşam suyundan bahsetmiştir?
Bu hikayeyi anlamanın en iyi yolu, İsa Mesih'in iki farklı yüzeyde konuştuğunu kabul etmekten geçer. İsa Mesih iki farklı su türünden bahseder. Sulardan birisi doğal sudur: (H20), diğeri ise "yaşam suyudur".
Bu iki su arasındaki fark nedir? İsa Mesih, doğal suyun bizim susuzluğumuzu tatmin etmediğini ancak, yaşam suyunun bizim susuzluğumuzu tatmin edecek olduğunu söyledi. Yaşam suyu nedir?
İsa Mesih'in yaşam suyundan kastettiği, Tanrı ile bir ilişkidir. Bizim ruhsal susuzluğumuzu tatmin edecek tek şey eninde sonunda Tanrı ile bir ilişkidir. Tüm bunlar ortadayken niçin İsa Mesih kadının kocasını çağırmasını istemiştir?
İsa Mesih kadına ruhsal susuzluğunu gidermek için, gidipte eli boş döndüğü yerleri hatırlatmak istemiştir. Altı adama varmış olan bu kadın hala susamış durumdaydı. Bu adamların hiçbiri onun susuzluğunu giderememiştir.
En güçlü arzularımız ve ihtiyaçlarımız bu dünyanın verecekleri ile karşılanamaz. Biz Tanrı'ya ihtiyaç duyarız, Kendisi bu dünyanın dışındadır. Bizim "Yaşam Suyuna" ihtiyacımız vardır. Bizim O'nu tanımamız ve O'nunla bir ilişkiye başlamamız gerekir. Yoksa ruhsal açıdan devamlı susuz kalırız.
İsa Mesih, "Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz" demiştir. İşte bu su içimizdeki boşluğu dolduracak olan sudur.
Bu hikayede kadın, içindeki ruhsal susuzluğu erkekler ile olan ilişkiler ile dindirmeye çalışmış ve başarısız olmuştur. Bu "kuyular" yaşam suyunu sağlayamamıştır. Sizin "kuyularınız" ne alemde?
İnsanlar genellikle ruhsal açlıklarını, ruhsal olmayan fiziksel şeylerle tatmin etmeye çalışmaktadırlar ---- popülarite, para, güzel olma, güzel giyinme, eşyalara sahip olma.... Ya da Tanrı'yı içermeyen ruhsal alemlere dalarlar (sahte dinler, yeni çağ akımı, reyki, tarot, cinler, fal vb…) ki bunlar da kör kuyudan başka bir şey değildir.
Tek güvenilir kuyu İsa Mesih'in kendisidir. Bize "yaşam suyu" verebilecek tek Kişi O'dur. Ve bu su bir hediyedir. Siz de bu hediyeyi ister misiniz? Bu su hayatınızı radikal bir biçimde değiştirecektir.
► | Tanrı'yla arkadaşça bir ilişki başlatmaya ne dersiniz? |
► | Bize e-mail ile ulaşın… |